30 Ağustos 2007 Perşembe

Kıskanmamayı öğret ona

Arkadaşımın kızı bir yaşına gelmişti, 'Sen eğitimcisin neler öğretmem
gerekiyor, bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum' dedi. Sorusu kolaydı ama,
yanıtı zordu, akıl vermesi basitti ama uygulaması karmaşıktı, anlatmaya
başladım:

Annelik uzun zaman alan ve günün yirmi dört saati devam eden adı 'insan
yetiştirmek' olan bir iş.  Bir kere  bilmelisin ki, zaman alacak. Neye zaman
harcarsan onun karşılığını alırsın. İşine zaman harcarsan işinden, eşine
zaman harcarsan eşinden, çocuğuna zaman  ayırırsan da ondan karşılığını
alırsın.

Yapabiliyorsan gözyaşlarını tutmamasını öğret, acı çekmeden
olgunlaşamayacağını...

Kıskanmamayı öğret ona, arkadaşının başarısından mutlu olmayı, birlikte
sevinçleri paylaşmayı, içinden 'neden ben değil de o?' demeden...

Kazanmaktan mutluluk duyup içine sindirmeyi, ama aynı zamanda kaybetmeyi
öğrenmesini. Çünkü bir adım sonrasında görünüşte galip olanları gösterecek
hayat ona.

Her şeyin bir sonu olduğunu öğret. Sahip olduğu bütün değerlerin bir gün
keyif vermeyebileceğini. Kazanılan ve harcananın bir sonu olduğunu, gidilen
yerlerin zamanla bıkkınlık verebileceğini, her şeyi tüketebileceğini,
tüketemeyeceği tek şeyin bilgi olduğunu öğret. Kitaplardan keyif almasını,
ders çalışmak istemiyorsa zorlanmamasını, ama okumayı sevmesini öğret ona.
Elbet er ya da geç alacaksın biliyorum, ama mümkün olduğunca geç al ona
bilgisayarı. Ona kendisi ile kalacağı sakin zamanlar ver, sıkılmayı öğret
ona, sıkılıp ta kendini yönlendirmeyi bulmasını.

Doğaya götür onu, hayvanlardan korkmaması gerektiğini öğret. Arıların bizi
sokmasından çok, nasıl bal yaptığını anlat. Doğanın kendi içindeki gizemini
bulmasına yardımcı ol, yağmurdan sonraki toprak kokusundan keyif almasını
sağla. Soğuk kış gecesinde ateş yakmayı öğret, belki büyüdüğünde bir gece
sevgilisine ateş yakar ve belki binlerce yıldızın altında birbirlerine
sarılırlar, bunu öğrenmemiş diğer sevgililerin aksine...

Şartlar çok zor olsa da yalan söylememesi gerektiğini öğret ona.

Kazandığı elli milyonun piyangodan çıkan beş yüz milyardan çok daha keyifli
olduğunu öğret. Alın terine saygıyı öğret ona.

Aşk acısı çekmenin hiç aşık olmamaktan daha güzel bir duygu olduğunu öğret.
Kendi doğruları üzerinden  kimsenin onu yargılamasına izin vermemesi
gerektiğini öğret, başkalarını da kendi doğruları üzerinden
yargılamamayı... Bunun başkalarını dinlememek olduğunu değil, söylenenleri
kendi eleğinden geçirmesi gerektiğini öğret. Kendi fikirlerine inanmanın
güzelliklerini anlat.

Hayatı sorgulamayı öğret ona... Bilginin en büyük güç olduğunu öğret.
Yapabilirse bunu en büyük fiyata satmasını, ama kalbini ve ruhunu kendisine
saklaması gerektiğini öğret.

Haklı olduğu konuda sonuna kadar diretmesini öğret ve haklıyken dik
durmasını.

Günün birinde yaptıkları değil yapmadıkları için pişmanlık duyabileceğini
öğret.

Basit yaşaması gerektiğini öğret ona, çay içmekten keyif almayı...

"İstemiyorum", "hayır" demeyi öğret ona,  istediğinde ise "istiyorum"
demeyi,

Sevdiğinde ise "seni seviyorum" diyebilmeyi öğret ona.

Bir kot pantolon ve tişörtle üniversiteyi bitirmeyi öğret ona.

Temiz kokmasını...

Sorgusuz sevmeyi...

El yazısı ile notlar yazmayı...

Lafı dolandırmamayı...

Sevdiklerinin hiçbir zaman çantada keklik olmadığını, dostluğa yatırım
yapması gerektiğini, kıymetini bilmeyenlerden uzaklaşmasını öğret ona.

Müziği sevmesini, sporla barışık yaşamasını,

İşlerin hiçbir zaman bitmediğini söyle ona, en yoğun zamanda bile kendine
vakit ayırması gerektiğini öğret...

Ama en çok da kendini sevmesini öğret...

Kendini sevmezse kimsenin onu sevmeyeceğini...

Kendine çiçek almazsa kimseden çiçek beklememesi gerektiğini.. .

Kendine özenli yemekler yapıp sofralar kurmazsa kimsenin onun için yemek
hazırlamayacağını...

Hayatta her şeyden çok kendisinin önemli olduğunu öğret ona...

 

__._,_.___

Hiç yorum yok: