9 Ağustos 2007 Perşembe

Hayal kırıklığı

“Hayal” ve “kırık” bu iki kelime yanyana gelmeye görsün “hayal kırıklığı” dışında “kalp kırıklığının”da temellerini atıyor. Günler boyunca düşüncelerinizde süslediğiniz dünyanızı yerle bir ediyor size önce hayal kurmaya davet eden şey; bir anda çekip giderek arkasında bir enkaz bırakıyor. Sizin bu yıkıntıdan çıkmanız sizin ruhsal yapınıza ve acılara dayanabilme gücünüze bağlı.

Önce bir afallma anı sonra “ne yapacağım şimdi?” sorusu ve belki bir iki damla gözyaşı. Ve acil olarak bir dost istiyorsunuz yanınızda. Teselli için belki, belki de onun sakin limanına yanaşıp kendinizi güvende hissetmek istiyorsunuz.

Hele akşam vakti ya da çok bulutlu bir günde yaşadıysanız hayal kırıklığınızı iki kat daha dayanılmaz oluyor bu durum. Daha içinden çıkılmaz ve katlanılamayan zaman sizi kollarına aldı bile. Hele birde sizi hayal kırıklığına uğratan bir kişi ise... Ve bu yaratığı kaos karşısında umursamaz davranıyorsa. İşte yaşadığınız hayal kırıklığı, kalp kırıklığı ve bunların kdv’si olan üzüntü, gözyaşının gereksiz olduğunu bilincine varmanız için bir fırsat.

Sizin içinizde bulunduğunuz ruh hali normal şartlarda hiç istemeyeceğiniz bir şeyi istemenize sebep olur o an. “ En azından üzlüyormuş gibi davransa” dersiniz. Ondan rol yapmasını beklemek bu gibi durumlarda çok normal. Ancak salim kafayla düşündüğünüzde bunu hatırınıza bile getirdiğiniz için kendinize kızarsınız.

İyisi mi, hiç bir şekilde tepki vermemek; olan duruma ya da kişiye. Size hayal kırıklığı yaşatan her neyse. Var olan duruma adapte olmak bir saatinizi alıyor. Sonrası kolay, daha rahat düşünür oluyorsunuz. Zaman zaman bir iyi, bir kötü olmanız çok normal; ruh haliniz değişkenlik göstermesi kafanızı karıştırmasın.

Sadece o günün ya da o gecenin sabahı gözünüzü ilk açışınız ve aklınıza gelen ilk şey içinizi burkuyor. Yataktan kalmak istemesenizde neden kaçıyorsunuz ki? En iyisi bir an önce ayağa kalkıp işinize kanalize olmak.

Öyle hiç birşey olmamış gibi davranmak ya da başka meşguliyetler bulmak gibi hatalar yapmayın. “Çok mutluyum, unuttum gitti”, “bak ne kadar da kolay oldu unutmak” halleri aslında halen durumun tam merkezinde olduğunuzun apaçık göstergesi...

Ne güzel sözler, “ zaman herşeyin ilacıdır”, “ her şey olacağına varır” kim demişse çok doğru demiş. Bu sözler, zaman geçtikçe birşeyler ifade edecek sizlere, o an kim tarafından söylenirse söylensin anlamını idrak etmeniz imkansız. Şunu bilmek gerekir ki, yaşamış olmanın vermiş olduğu mutluluğu hiçbir şey bozamıyor. Ne bir durum ne de bir kişi.

Hayatınızın merkezinde siz varsanız, ipler sizin elinizde ve hayatınızın başrol oyuncusu sizseniz bırakın yardımcı oyuncular değişin dursun ya da olayları, durumları akışına bırakın.


Çünkü bir bakmışsınız su yolunu bulmuş ve hiç ummadığınız bir anda yeni mutluluklar kapınızı çalmış bile...

Herkes hakettigini yaşıyor....
Kaybedense gunu geldiginde ne kaybettiğine vahlansın...

Alıntı

Hiç yorum yok: