6 Eylül 2007 Perşembe

Ruhun ve özgüvenin ortalaması

İlyas YILDIZ

 

Ruhun ve özgüvenin ortalaması: 2.5

 

Orta 3. sınıf öğrencisiydim. Bir gün resim dersinde hocamız, bir ağaç resmi yapmamızı söyledi. Beyaz bir resim kağıdı çıkardım ve kurşun bir kalemle çizmeye başladım. Gövde, dallar ve yapraklar...

Dallarla yaprakları bir birine bağlayan ince parçacıklara kadar her ayrıntıyı özene bezene çiziyordum. Resim siyah ve beyazdı. Güneşi düşünüp gri tonları da unutmamıştım. Öyle kaptırmıştım ki kendimi resme, sanki ruhumu alıp kırlara çıkarmış, ağaçlardan kopya almıştım. Tam resmi bitirdim ki, yanımdaki arkadaşım resmime baktı ve “Ne yaptın sen? Hoca renkli sulu boya çalışacaksınız demişti” dedi.

Apar topar ilk resmi silip yerine ikinci, renkli bir resim yaptım. Değerlendirme için resmi götürdüğümde, resim hocam suratıma baktı ve “Sen çok güzel bir ağaç resmi yapıyordun. Ona ne oldu?” diye sordu. O’na resmi sildiğimi söyledim ve silme gerekçelerimi anlattım. Bakışlarını gözlerime odaklayıp “O güzel resmi yaptığın için sana önce beş, sildiğin içinse sıfır veriyorum” diye karşılık verdi. Ruhum ve yaratıcılığım beş almış, özgüvenime ise sıfırı çakmıştı.Ortalamasını aldı hoca ve resim dersinden 2,5’la geçtim. İlk resim bendim. İkincisi ise toplumun ve çevrenin istediği insan. Ne zaman ruhumu dinleyip kendim olsam iyi şeyler yaptım hep. Ne zaman toplumun istekleriyle bir şeyler yapsam vasat bir birey oldum. 23 Nisan törenlerinde protokole selam duran, o bayramlarda büyüklerinin ellerini öpen, yolda öğretmenini görünce ceketini ilikleyen çocuk, o renkli ağaç gibiydi. Kendisi değildi hiç bir zaman. Hep kendine biçilen rolleri oynadı. Ortalık malı sevgi sözcüklerinden bahsetti, sevmek suç olduğunda sustu. Ben olmayan bu ilk çocuğa hep aferin dediler ama hiç fark etmediler.

Fark edilen ikinci çocuk ise ilk bakışta hep eleştirildi. Saygı duruşlarında yürüdüğü için dayak yiyip, okuldan tiyatroya kaçtığı için disipline verilip, aşık olunca ayıplandı. Ama o ikinci çocuk ilgi çeken şeyler yaptı. Başta aferin almasa da varlığını hissettirdi. O ikinci çocuk ilk resimdeki gibi; ruhu siyah, beyaz ve gri... Üniversite sınavına girerken bu iki çocuğu fark ettim. Annem “öğretmenlik” yaz derken ben “Gazetecilik” yazdım. Sonra uzun süre işsiz kaldım. Annem hala ilk çocuğa atıfta bulunup, ikincisini azarlıyor.

Bense ikisi arasında hala iyi bir seçim yapamadım. Ne zaman ikinci çocuk gibi siyah beyaz bir resim yapmaya kalksam, birisi koluma dokunup beni uyarıyor. Hemen ilk çocuk olup resmi renklendiriyorum. Ortaya karman çorman bir şey çıkıyor ve hep 2,5 alıyorum...

Yazar Hakkında :


ilyas@dergihaber.com

 

Hiç yorum yok: