3 Ekim 2007 Çarşamba

ÇOCUĞUNUZU KÖTÜ YETİŞTİRMENİN YOLLARI

C.G SALZMAN

 

ÇOCUĞUNUZU KÖTÜ YETİŞTİRMENİN YOLLARI

3.Baskı

Türkçesi: GÖNÜL UTKU; ALİ ÇANKIRILI

TİMAŞ YAYINLARI-İSTANBUL 2003

 

 

ÇOCUĞUMUZU KÖTÜ EĞİTMENİN YOLLARI

 

 

YAZAR HAKINDA

 

Bu kitabın yazarı Salzman, Avrupa’da Fransız İhtilali’nden fırtınalı bir dönemin eğitimcisidir.

Babası sık sık kırlara çıkar;  yanına Salzman’ı alırdı. Ona, tabiattaki bütün canlıların bir ölçü ve denge ile hareket ettiklerini, akıl ve iradeden yoksun tabiattın bunu kendi kendine gerçekleştiremeyeceğini anlatıyordu.

Araştırma yapmak için kırlara çıktığı rutin günlerinden birinde, çakıl taşları arasında güneşlenen yengeçleri görür. Büyükçe olanı baba veya anne yengeçtir; yanında iki tane yavru yengeç vardır. Salzman’ı fark eden baba yengeç, ters ters yürüyerek oradan uzaklaşmak ister. Onu gören yavru yengeçler de babayı taklit ederek ters yürüyüşe geçerler.Bu olay, Salzman’ın beyninde yeni fikir doğurur:

‘Çocuklar, anne ve babalarından gördükleri şeyleri taklit ediyor ve sonuçta onlara benziyorlar.’

Yetişkinleri eğitmede yeterince faydalı olmayan salzman ,yengeç olayından sonra kesin olarak çocuk eğitimine dönmeye karar verdi.

1.Bölüm

 

Çocuğun Duygusal Dünyası
 

1-      cesaretsiz ve güvensiz çocuk  yetiştirmenin yolları

   Çocuklarınızdan her şeyin en mükemmelini yapmalarını isteyin.

        Yaptıkları her işte  mutlaka bir hata bulun ve bir daha hata yapması için uyarın.

        Onları başarılı komşu ya da akraba çocukları ile kıyaslayın.

        Herkesin önünde hatalarını yüzüne vurun,utandırın.

        Çabalarını küçümseyin.

 

Her yaptığına bir hata bulun!’

Daniel, ilgili bir anneye sahip olmasına rağmen, babası ile bir türlü sağlıklı bir ilişki sürdüremiyordu. Ne zaman okulda bir sorun olsa ya da sevindirici bir haber gelse hemen annesine koşuyor, onunla her şeyi paylaşıyordu.

Yine bir gün okul öğretmeninin verdiği resim ödevini odasında yapıp annesine göstermek için mutfağa geldi. Babası elinde kahvesi akşam haberlerini izliyordu.

Babası resmi görür görmez alaylı bir gülme ile:

‘bu da ne daniel, hiç boynuna tasma takılı bir tavuk gördün mü? Tasma köpeklere takılır oğlum’ dedi. Daniel kendisini savunmadı, öylece kaldı. Tavuğa tasma takılmayacağımı o da biliyordu. Halbuki tavuğa tasmayı resmin öbür ucundaki yaramaz çocuk takmıştı.

 

 

2.Beceriksiz ve pısırık çocuk yetiştirmenin yolları

Yemeğini siz yedirin, elbisesini, ayakkabılarını siz giydirin.

Kendi baslarına iş yapmasına izin vermeyin.

Sizin yardımınız olmadan bir iş beceremeyeceğini söyleyin.

 ‘Fiziksel şiddetle/dayakla korkutun.’

Bir gün bana, ilkokula giden, aptal görünüşlü iki erkek kardeş gösterdiler. Her şeyden korkan ürken bir halleri vardı ilk bakışta geri zekalı kanaati veriyorlardı. Birinin adı Kely diğerinin Wendy’ydi. Arkadaşları, onları çok basit şeylerle korkutup alay ediyorlardı.

Aileyi incelediğimizde, bütün gerçek ortaya çıktı. Çocukların çok zalim babası vardı. Her fırsatta onları dövüyordu. Kely, bir hatamı yaptı hemen üzerine yürüyordu,  ben şimdi senin gözünü açarım aptal çocuk!’ deyip tokatı basıyordu. Wendy de bu tokatlardan sık sık nasibini alıyordu. Adamın attığı tokatlar ekseri kulağa isabet ettiği için, çocuklarda işitme güçlüğü de vardı.

Kalbinde bir damla acıma duygusu olmayan bu adamın elinde, en zeki çocuklar bile aptal olup çıkardı.

Diğer taraftan bunun aşırı bir ucu da tehlikelidir. İşte bir örnek:

Bob adında, çocuklarına çok düşkün bir adam tanımıştım. Karısı da ondan aşağı kalmazdı. Çocukların bir dediğini iki etmezler, ne isterlerse hemen koşturur, yerine getirirler. Onları gözleri gibi korur başlarına bir kaza gelmemesi için gölge gibi peşlerinden ayrılmazlardı. ‘Koşmayın terlersiniz, atlamayın düşersiniz.  Sokağa çıkmayın kaybolursunuz!’ çocukların duymaya alışık oldukları sözlerdi. Pikniğe gittikleri veya kırda dolaştıkları zaman  çocukların elinden tutar, onları serbest bırakmazlardı.

Çocuklar öylesine tembel, öylesine beceriksiz olmuşlardı ki anne-baba, hangisinin yardıma koşacağını şaşırıyorlardı. Her birine bir hizmetçi gerekiyordu. Gerçi evde iki hizmetçi gerekiyordu ama hizmeti görülecek altı çocuk vardı.

Anne komşularına hep dert yanardı: ‘Sizinkiler ne güzel kendi işlerini kendi yapıyor. Bizimkiler nazlı oldu çıktılar. Ben olmasam dolaptan bir tabak çıkarıp önlerine koymuyorlar. Bir saat geç uyansam açlıktan kıvranıyorlar’.

 

3-Çocuğa aşağılık duygusu tattırmanın yolları

v      Dürüstlüğün karın doyurmadığını paranın her kapıyı açtığını, fakirliğin utanç veriri bir hayat olduğunu anlatın.

v      Babalarının mesleğini beğenmiyorlarsa söylememelerini, gerekirse iyi bir meslek söylemelerini tembih edin.

v      Kendilerinde ne olursa olsun, hep başkalarında olanın iyi olduğunu vurgulayın.

 

4- Çocukları inatçı yapmanın yolları

v      Çocukların her istediğini yerine getirin.

v      Onları oyuncak ve hediye yağmuruna tutun.

v      Hiçbir arzularını geri çevirmeyin.

v      Her işi mutlaka bir ödül karşılığı yaptırın.

 

5- Çocukları kendinize karşı kinli yapmanın yolları

v      Çocuğunuza karşı daima aksi ve asık suratlı olun.

v      Arkadaşlarının yanında kabahatlerini yüzüne vurun.

v      Niyetinin ne olduğuna bakmadan en küçük kabahatte cezalandırın.

 

BİR ÖRNEK OLAY

Ilık bir ilkbahar günüydü. Rose evlerinin ön bahçesinde rengârenk çiçekleri görünce aklına çok güzel bir fikir geldi. ’Annem menekşeleri sever.’ diye geçirdi içinden. Yüreği sevinçle doldu. ‘Bir demet menekşe toplayıp götürsen annem ne kadar sevinir; kızım beni hatırlamış diye yanağıma bir teşekkür öpücüğü kondurur” diye düşündü.

Bu mutlu hayal içinde bir etek dolusu menekşe topladı. Onları küçücük elleriyle bir araya getirip bir demet yaptı. Anneciğini daha da memnun etmek için mutfağa koştu. Rafdan bir bardak aldı.  Çiçek demetini içine yerleştirdi. Çeşmeden içine su ilave etti.

Sevinçle zıplayarak mutfaktan çıkarken ayağı kapı eşiğine takılıp sendeledi. Elindeki bardak kayıp yere düştü ve paramparça oldu. Çiçekler etrafa dağıldı. Yan odada olan annesi kırılan bardağın sesini duyup dışarı çıktı. Küçük Rose korkudan ne söyleyeceğini bilemedi.

Anne,  yerdeki cam kırıklarını görünce, sinirden kan beynine çıktı; gözleri yerinden fırladı. Geriye dönüp oradan bir sopa aldı. Küçük kızın niyetini ve bardağın neden kırıldığını sormadan dövmeye başladı. Kızcağız neye uğradığını şaşırmış, can acısıyla yalvarıyordu;

‘ Anneciğim yeter, ne olursun vurma!’

Kızgınlığı geçmeyen anne hem bağırıyor hem de vurmaya devam ediyordu;

‘ Benim en sevdiğim bardağı kırarsın ha! Seni sakar seni! Dayağı yede aklın başına gelsin’.

Rose teşekkür ve öpücük beklerken, hem dayak yemiş hem de hakarete uğramıştı. Bu haksızlık karşısında annesine kin besledi. Ona bir daha çiçek getirdiğini gören olmadı.

 

Çocuğunuzu kendinize düşman etmek istyorsanız: Daima onu arkalayın

Çocuğuna iyi eğitim verdiğini zanneden anne tanımıştım. İki yaşında bir oğlu vardı. Bu çocuk, bir yere çarpıp veya düşüp canı acıdığı zaman kıyametler koparır, ev halkını etrafına toplar, siniri geçinceye kadar tepinirdi. Anne onu sakinleştirmek için ne yapacağını şaşırırdı: ‘ne oldu benim cici oğluma? Ah seni hain masa şimdi görürsün!’ der gibi bir sopa bulur, çocuğun eline verir masayı dövdürür. O yaşta çocuklarda canlı cansız ayrımı olmadığı için, Daniel gerçekten suçun masada olduğunu zanneder; yoruluncaya kadar elindeki sopayı masaya vururdu.

Oyundan döndük den sonra, kirlenen elini yıkatmak bir problem olurdu. Annesi, ona elini yüzünü yıkatmak için bin dereden su getirirdi:

‘Biliyorum; benim cici oğlumun elini yüzünü üstünü başını o pasaklı çocuklar kirletmiştir. Ben onlara gösteririm!’ derdi. Daniel de gerçekten buna arkadaşlarının sebep olduğuna inanır, onlara içinden kin beslerdi.

Daniel büyüdükçe huzursuzlaştı ve çekilmez bir delikanlı oldu. Kızdığı zaman evde masa sandalye bırakmıyor, kırıyordu. Anne-baba da korkudan ses çıkarmıyordu, bir köşede onun sakinleşmesini bekliyorlardı. Çünkü çok kızdığı zaman onları da dövüyordu.

Zavallı anne-baba ellerinde büyüyen, bir dediğini iki edilmeyen, evin tek çocuğunun nasıl olup da kendilerini dövebildiğini bir türlü anlayamadılar.

 

6- Çocukları yalana alıştırmanın yolları

Onlara yerine getiremeyeceğiniz sözler verin.

Başkalarına yalan söyleyerek çocuklarınıza örnek olun.

Küçük bir suç işledikleri ve bunu dürüstlük söyledikleri zaman

Basın dayağı.

 ‘Yalanlarını görmezden gelin’

Emma isminde saf görünüşlü bir kadın vardı. Bakkala veya komşuya çıkarken çocuklarına sıkı sıkı tembih ederdi:’ Ben dönünceye kadar evde uslu uslu oturun, sokağa çıkmayın.’ Aslında çocukların bu emre uymayacaklarını oda biliyordu. “Belki daha az yaramazlık yaparlar veya en azından geldiğim zaman onları evde bulurum” diye düşünürdü.

Çocuklar, pek tabii olarak anneleri evden çıkar çıkmaz sokağa fırlar doyasıya oynar, onun döneceğine yakın eve girer, uslu uslu otururlardı. Eve dönen anne, onları sessiz oturur görünce çok sevinir, dışarı çıktıklarını bilmezden gelirdi.’ Aferin benim söz dinleyen çocuklarıma. Ne de uslu uslu oturup annelerini bekliyorlar! der, onlara iltifat ederdi.

Çocuklar ne cevap vereceğini bilemezler, birbirlerinin yüzüne bakarlardı. Yalan söylemeye en yatkın olan büyük çocuk, annesinin beklediği cevabı verir, şöyle derdi: “Elbette bizler söz dinleyen uslu çocuklarız anneciğim. Hiç dışarı çıkmadık, yaramazlık yapmadık uslu uslu oturup seni bekledik’.

Hâlbuki kim baksa, koşturmaktan derlemiş pancar gibi kızarmış yüzlerinden eve yeni girdiklerini anlardı. Kirlenmiş üst başları da ayrı bir fiyaskoydu. Nedense anne bu yalanlara kanmış olmayı tercih ediyordu.

Çocuklar zamanla yalanın işe yaradığını fark edince, başka yalanlar söylemeye başladılar: “Hayır anneciğim o bardağı biz kırmadık”. “Mutlaka kedinin işidir. Pastaları da o yemiştir”. Yaşları ilerledikçe yalan söyleme işinde o kadar ustalaştılar ki, annelerini kukla gibi oynatır oldular. anne oynadığı saflık rolüne çoktan pişman olmuş ancak iş işten geçmişti.

 

7- Tembel ve sorumsuz çocuk yetiştirmenin yolları

v      Onlara görev vermeyin sorumluluk almasınlar.

v      Hayatta çalışşarak kazanmanın en zor iş olduğunu anlatın.

v      Çalışmadan daha rahat hayatın olduğunu sık sık ifade edin.

 

8- Asık suratlı ve nankör çocuk yetiştirmenin yolları

v      Devamlı, hayatın kötü yönlerini anlatın çevrenizden örnek verin.

v      Her gün hayatınızdan şikayetçi olun.

v      Bazılarının doğuştan şanslı olduğunu söyleyin.

 

9- Dağınık ve intizamsız çocuk yetiştirme

v      Altını ıslatınca değiştirmek için acele etmeyin, öylece dolaşsın.

v      Odasının dağınıklığına ses çıkarmayın dağınık bir odada oynasın.

v      Elbisesini kirlettiği zaman değiştirmeyin, kirlilerle dolaşsın.

 

10- Hayattan bıkmış, gayretsiz ve enerjisiz çocuk yetiştirmenin yolları

v      Çocuklarınıza zorla ders çalıştırın.

v      Başlarına dikilip ödev yaptırın.

v      Zorla kitap okutun.

v      Yeteneklerine ve ilgileri olup olmadığına bakmadan onları sizin sevdiğiniz bir mesleğe yönlendirin.

 

11- Sağlıksız çocuk yetiştirmenin yolları

v      Onların üstüne titreyin. Hastalanmaması için hiçbir yere çıkarmayın.

v      En küçük bir rahatsızlıkta ilaca sarılın.

v      Temiz havadan, kır gezilerinden uzak tutun.

v      Hazır yiyecekler verin, tembel bağırsaklara sahip olsunlar.

 

12- Obur çocuk yetiştirmenin yolları

v      Yemek aralarında canları ne isterse verin yesinler.

v      Sık sık harçlık verin bakkala gönderin.

v      Canları sıkıldıkça yemek yemelerini söyleyin.

v      Çantalarına abur cubur koyun.

v      Hazır yiyeceklerden onları tombul çocuk haline getirin herkes sizi alkışlasın.

 

 ‘Bol harçlık verin’

Semtimizde Chanie adında, çocukluğu fakirlik içinde geçmiş bir adam vardı.  Bir pideciye çırak olarak girmiş, işi öğrenmiş, sonunda ustalığa kadar yükselmişti. Evlenirken, kendi kendine ‘çocuklarıma hiç yokluk çektirmeyeceğim!’ diye söz vermişti.

Chanie, gerçekten sözünü unutmadı. Her akşam eve gelirken bakkala uğrar; çikolata, bisküvi, şeker, çerez, sakız türü ne varsa alır, çocuklarına getirirdi. Bunlar yetmiyormuş gibi çocukları bol harçlığa da alıştırmıştı. Onlar da paralarını canlarının dilediği gibi harcar, yetmediği zaman arkadaşlarından borç alırlardı.

Öyle bir zaman geldi ki; aldıkları harçlık borçlarını ödemeye yetmedi. Baba, ancak cebinden para eksilmeye başladığı zaman acı gerçekleri anlamaya başladı. Çocuklar hırsızlığa başlamıştı. Adam bir türlü buna anlam veremiyordu;  “ben hiçbir şeylerini eksik etmediğim halde, neden hırsızlık yaparlar” diyordu.

Çocuk eğitiminden hiç anlamayan bu iyi niyetli adam nerede hata yaptığını bilmediği için, nasıl tamir edeceğini de bilmiyordu.

 

 

2.Bölüm

 

Çocuğun sosyal dünyası

Bir anne, çocukları babalarından soğutmak istiyorsa, onları babaları ile korkutsun.

 ‘baba ile korkutun’

Betty, babası tarafından uyarıldığı veya azarlandığı zaman annesi hemen atılır, onu savunurdu. “Sen ne hain babasın! Küçücük çocuğu azarlamaya utanmıyor musun? Demek benim yerinde olsan, akşama kadar kızcağızımıza neler yapacaksın” derdi. Anne betty’ye arka çıktıkça, o da şımarır; akla gelmedik yaramazlıklar yapardı.

Bazen baba çok kızdığı ve ceza vermek istediğini zaman annesi hemen betty’yi yanına çağırır, ona harçlık verir: “Haydi bakkala git kendine bir şeyler al” diyerek evden uzaklaştırırdı.

Betty, annesinin koruması altında büyüdü gelinlik kız oldu. Her genç kız gibi,  oda evlenip baba evinden ayrıldı. Ancak gidişinin haftasında kocası ile anlaşamadı ve annesinin yanına geldi. Kocasının babası gibi geçimsiz biri olduğunu, ona işkence yaptığını bire bin katarak anlattı.

Betty iki sene içinde üç kez evlendi. Üçüncü kocası onu kendi eliyle getirip annesine teslim etti “Sizi tebrik ederim efendim, tam bir baş belası yetiştirmişsiniz” dedi.

 

2.Çocukların size olan güvenini kırmanın yolları

v      Onlara yerine getirmeyeceğiniz boş vaatlerde bulunun

v      Gösterdikleri başarıları küçümseyin

v      Onunla dalga geçin

v      Onların gözü önünde birbirinizi eleştirin ve işi kavgaya kadar götürün.

v      Birbirinize hakaret etmekten çekinmeyin

v      Yerine getirip getirmeyeceklerini düşünmeden çocuklarınıza bol bol emirler yağdırın

v      Bir suç işledikleri zaman” şimdilik affediyorum” diyerek cezayı sürekli erteleyin

v      Sözünüzü dinlemedikleri zaman kuru bir tehtit savurun

 

 ‘Emirler yağdırın’

Çocuklarını iyi terbiye ettiklerini zanneden bir anne baba tanımıştım çocuklar daha kahvaltılarını bitirmeden anne emirler yağdırmaya başlardı:

Babie yatağını toplamayı pijamalarını yerine asmayı unutma! Alice sen de odanı toparla her gün oyuncaklarını toplamaktan bıktım. Bak yine yüzünüzü yıkamadan sofraya oturmuşsunuz

Bu istekler ilk bakışta her çocuğun yerine getirmesi gereken işlerdir. Ancak, ne anne ne de baba bir gün olsun bunların yapılıp yapılmadığını kontrol etmezler. Çocuklar bozuk bir plak gibi her gün aynı şeyleri dinler hiçbir gün yapmazlar.

Baba kuru tehtidler ile meşhurdur; “Alice bir daha kitaplarını dağınık görürsem; hepsini çöpe atarım bilmiş ol”. “Babie, sen de oyuncaklarını sobada yanar görürsen şaşma. Bu dağınıklığa bir son verin artık

Çocuklar yağdırılan emirlerin ve savrulan tehditlerin boşa çıktığını çoktan öğrenmişlerdi onun içindir ki bir gün olsun odalarını topladıklarını eşyalarını yerli yerine koyduklarını gören olmadı.

 

3 Çocukların size hakaret etmelerini sağlamanın yolları

v      Çocukların kendilerini savunmalarına izin vermeyin

v      En küçük kabahatlerini cezalandırın her davranışını eleştirin

v      Konuşmak istedikleri zaman azarlayarak susturun

v      Başkalarının yanında suçlarını bir bir sayarak onları mahcup edin.

4 Kardeşlerine karşı kıskanç yapmanın yolları

v      Çocuklardan birini cezalandırırken diğerini ödüllendirin.

v      Birbirlerine hakaret ettikleri zaman ses çıkarmayın

v      Birini daha çok sevdiğini kasıtlı olarak belli edin.

v      Başarılarını kıyaslayın.

v      Kavga ettikleri zaman suçun kimde olduğunu araştırmadan hepsine birden sıra dayağı çekin.

 

5 Çocukları insanlardan soğutmanın yolları

v      Onlara daima kötü örneklerden bahsedin.

v      Herkesin menfaat için birbirine aldattığını dünyada güvenecek insan kalmadığını sık sık ifade edin.

v      İnsanları acımasızca eleştirin.

 

6 Başkalarını kıskanmasını sağlayan yollar

v      Çocukların yanında ekonomik ve sosyal durumu sizden iyi olanları konuşun.

v      Devlet memurlarının rüşvetsiz iş yapamayacaklarını tekrar edip durun.

v      Okul yönetimi ve öğretmenleri her zaman suçlayın ve eleştirin.

 

7 Okuldan ve okumaktan soğutmanın yolları

·         Çocuğunuza küçük yaşlarda okuma yazma öğretin.

·         Önce ders sonra oyun kurallarını hiç ihmal etmeden uygulayın.

·         Ders çalışmadığı zaman oyun oynamasına izin vermeyin.

·         Ona yaşının üstünde bilgi yükleyin.

 

8 Korkulu rüya görmelerini sağlamanın yolları

·         Onlara hortlak ve cadı masalları anlatın.

·         Sihirbazlardan büyücü ve hortlaklardan bahsedin.

·         Uyumak istemediği zaman çingenenin kapıyı tıkladığını söyleyin sesler çıkarın.

 

9 Dedikoducu çocuk yetiştirmenin yolları

·         Çocukların yanında daima başkalarını eleştirin.

·         Arkadaşlarını çekiştirdikleri zaman onlara destek verin.

 

10 Gösterişe meraklı yapmanın yolları

·         Dış görünüşün iç görünüşten daha önemli olduğunu vurgulayın.

·         Ekonomik durumu iyi olmayan insanlarla samimi olmamalarını tembih edin.

·         Arkadaş seçerken zengin çocuklardan seçmelerini öğütleyin.

·         Her fırsatta giyimin en önemli gösterge olduğunu anlatın. Bütçenizi sarssa da pahalı giysiler almaktan kaçınmayın.

 

11 Cimri çocuk yetiştirmenin yolları

·         Hayatta en değerli şeyin mal ve para olduğunu söyleyin

·         Zengin arkadaşlarınıza diğerlerinden daha çok değer verdiğinizi vurgulayın

·         Kimseye bu zamanda parasal yardım yapılmaması gerektiğini söyleyin

·         İhtiyacı olanlara yüz vermeyin ve bunu çocuğunuza da alıştırın

 

12 Küfürbaz çocuk yetiştirmenin yolları

·         Kızdığınız insanlara küfredin

·         Çocukların yanında açık saçık fıkralar anlatın

·         Evinize cinsel ağırlıklı gazete ya da dergi eklerini alın

·         Ahlaklı akrabalarınızı çekiştirin onlarla alay edin

·         Bir yanlışları olduğu zaman herkesin önünde onları azarlayın

SONSÖZ

Kişilik gelişiminde birinci derecede etkili olan ailedir; çevre ondan sonra gelir. Eğer aileden aldıkları örnek davranışlar çevreden ve arkadaştan aldıkları davranışlarla benzeşiyorsa; çocuğun kişilik yapısında daha kalıcı bir etki bırakır.

Kötü huylu bir çocuk ya annenin ya babanın ya da her ikisini ortak eseridir. Çoğu anne babalar çocuklarında gördükleri yanlış bir davranışın sebeplerini dışarıda ararlar. Çocuğunuza yanlış bir davranış gördüğünüz zaman onu ikaz etmeden önce kendinizde bu davranışın az da olsa bulunup bulunmadığını araştırın, eğer bu davranış sizde varsa ikazlarınız ve nasihatleriniz boşa gidecektir.

Çocuk eğitiminde iki temel ilkesi ebeveynin akılda tutması sorunsuz çocukların yetişmesini sağlayacaktır. Yeterli zaman ve ilişkilerde denge.

Anne ve babalar çocuklarıyla beraber olmak için yeterli zaman ayırmazlarsa onlar üzerinde fazla etkili olamazlar. Sadece yemek ve ders zamanlarında beraber olmak yeterli değildir. Eğer çocuk okul dışı zamanlarının çoğunu sokakta arkadaş çevresinde kreşte veya bakıcı yanında geçiyor ise; pek tabii olarak onlardan gördüğü davranışları taklit edecektir.

Aile fertlerinin birbirlerine yeterli zaman ayırması pek çok sorunu da ortadan kaldıracaktır.

Eğitim prensiplerinde anlaşamayan birbirini hoşgörü ile yaklaştığı davranışa diğerinin ceza aile karşılık verdiği anne babaların çocukları da iyi bir kişilik kazanamazlar.

Çoğu anne babalar neşeli ve keyifli iken fazlasıyla hoşgörülüdür. Çocukların yaramazlıklarına ve yanlış davranışlarına güler geçerler. Ancak işleri yolunda gitmediği ve canlarının sıkıldığı zaman yanlarına yaklaşılmaz. Çocukların ilgi çekmek için yaptıkları küçük yaramazlıkları dayakla cezalandırıp onlara bağırıp çağırırlar

İlişkilerde dengesiz davranan ailenin çocukları da hayatta dengeli davranamazlar.

İşte böyle ailelerdir ki bana bu kitabı yazma sorumluluğu hissettirmişlerdir.

 

 

 

Hiç yorum yok: