27 Ekim 2007 Cumartesi

Mutluluk Köpeklikte

 

 

 

 

 

 

 

 

"Bir gün zenginin biri Diyojen' i evine götürmüş. Güzel bir ev, görkemli ve temiz:
-Yerlere sakın tükürme, demiş adam.
Diyojen kalkıp, adamın yüzüne tükürmüş ve:
- Bu evdeki en pis yer senin yüzün zaten, o yüzden oraya tükürdüm."

Hayatı farklı yaşayan, değişik bir bakış açısına sahip bir insan. Doğaya uygun olarak yaşayıp; yapılan her işte, mutluluğu arayan bireyin, bu şekilde hayatını sürdürebileceği felsefesini düstur edinen filozof.

Kiniklerin Piri, İskender' e bile kafa tutan;" Gölge etme başka ihsan istemem " diyebilme umursamazlığı ve korkusuzluğuna sahip, kafa adam işte.

Yaşadıklarına bakınca günümüz değer yargılarının hangi boyutta olduğunu görüp, korkuya kapılmamak içten bile değil. Tek mal varlığı tasını "Avcum varken buna ne gerek var "diyerek atan ve fıçı içinde yaşadığını düşününce: Mal mülk kazanma hırsından birbirleriyle çetin mücadeleler yaşayan, geçirdiği zamanın anlamını bilmeyen insanlara üzülmek lazım.

Elindeki fenerle insanı arayan filozofa, günümüzde ne cevap verebileceğimizi bilemiyorum. Herhalde bu çağlarda yaşasaydı durumumuz, O' nu çok eğlendirirdi. Ölçüsüzlük, gösteriş ve kendini beğenmişliğin; insanın en büyük meselesi ve düşmanı olduğunu savunan bir insan için, bulunmaz bir memba günümüz dünyası.

Beden ve ruh disiplini ikilemesi içinde, birazda aşırıya kaçan fikirlerinin olduğunu da söylemek isterim. Erdemi geliştirmenin insan için, gerekli olduğu konusunda hemfikiriz. Bunun da; arzu ve ihtiyaçları azaltmakla olabilirliği konusunda temelde anlaşabiliyoruz fakat tamamen kaldırmak konusunda yollarımız ayrılıyor kendileriyle.

İnsan ait herşeyi lüzumsuz, gereksiz görüp, neredeyse yok saymak; pek akıllıca bir durum olmasa gerek. (Tabii bu bana ait bir düşüncedir. Beğenen, benimseyen, uygulayan olabilir.) Refah, bilim, güzel sanatlar fazlalıktır. Din, kanun, politika, zenginlik, asalet kaldırılması gerekenlerdir. Doğada herşey ortaktır ve öyle yaşanılması icap eder.

Sayın filozof iyi demiş hoş demiş fakat biraz ölçülerde ayarlı davransa imiş daha iyi olacakmış. Köpekler gibi yaşayarak mutlu olma düşüncesi yüzünden; ortalık havlamalardan, ulumalardan geçilmiyor. Tabii maddiyatın değeri konusunda hak vermiyor değiliz kendisine. Demek yine karşımıza "İnsan herşeyin ölçüsüdür." çıkıyor.

Denge, ölçü. Eşitlik, hakça, adilce. İnsaflı, insanca, insani.

Günün birinde ancak tek kişinin geçebileceği kadar dar olan bir köprüden geçerken, karşı yönden gelmekte olan asilzadenin biriyle ortada karşılaşır. Birkaç saniye süren duraklama sonrasında asilzade "Ben sefil insanlara yol vermem" der. Bunun üzerine Diyojen "Ben veririm" der ve kenara çekilip yol verir..

Bizde çekilip, yol vermeliyiz demek ki?!

 

Ayda

 

 

Hiç yorum yok: