15 Aralık 2008 Pazartesi

Zor çalışanlarla baş etmenin yolları

Geleceğinizi etkileyecek çok önemli bir toplantının en kritik yerinde, katılımcılardan biri hazırladığınız sunum hakkında eleştiri sınırlarını aşan, sizi zor durumda bırakacak bir yorumda bulunduğunu düşünün. Bu durumda ister istemez dikkatiniz dağılır ve performansınız düşer.

Sizi acımasızca yaralayan bu kişinin sıklıkla aynı tutumu sergilediğinizi düşünürseniz, bu durum aklınızın dağılmasına ve kendinizi çaresiz hissetmenizi sağlar.

Ya da ofiste pek çok insanın anlaşamadığı ve ilişkisini sınırlı tutmaya çalıştığı bir çalışan var. Siz de olabildiğince kendisine uzak durmaya çalışıyorsunuz, ama şanssızlık yakanızı bırakmıyor. Yöneticiniz sizi bu kişiyle ortak çalışmak zorunda olduğunuz bir proje için görevlendiriyor. Daha ilk günden ne kadar zorlanacağınızı düşünüp gerilmeye başlarsınız.

 

Bahsettiğim örnekler hemen herkesin başından geçmiş olabilir. Şu anda bu davranışlara maruz kalıyor da olabilirsiniz. İnsan ilişkileri en doğal haliyle bile karmaşıktır. Hele bir de işin içinde “zor insanlar” varsa, durum çok daha içinden çıkılmaz bir hal alabilir. Ne yazık ki, kaçmaya çalışmak bir çözüm getirmiyor ve bu tarz zor insanlara başa çıkmak zorunda kalıyorsunuz.

 

Peki, zor insanlarla nasıl başa çıkılır? Ne kadar ürkütücü ve sevimsiz bir konu, değil mi? Aklımıza direkt olarak bir yüzleşme, mücadele etme veya karşı karşıya gelme ihtimalini getiriyor. Eğer doğru yaklaşımlar kullanılmazsa “zor” diye bahsi geçen insanlarla baş edebilmek gerçek bir baş ağrısı, iç sıkıntısı haline dönüşebiliyor. Neyse ki, gerçekte durum bu kadar vahim değil. İşin çığırından çıkmasını önlemek, en azından durumu kontrol altına alabilmek için gayret sarf etmek mümkün. Eksiksiz ve her zaman garantili olmasa da, bahsedeceğimiz yöntemler genel kabul görmüş, başarı ihtimalini artıran bazı yaklaşımlar olarak denenmeye değer...

 

Öncelikle, zor insan tanımının doğru yapılması gerekiyor. Psikolojik bir rahatsızlığı olmayan, ancak iletişim kurmakta zorlandığımız, hatta hiç kuramadığımız kişilerden bahsediyoruz.

 

Zor diye nitelendirilen insanların nasıl böyle kategorize edildiklerini düşündüğümüzde, bu sınıflandırmanın tamamen göreceli, kişiye göre değişen bir şekilde oluştuğunu gözlemleyebiliriz. Herhangi birine zor gelen kişi, başka biri için kolaylıkla yönetilebilen birisidir. Bu durumda zorlukların, aslında davranışlardan kaynaklandığını söylemek yanlış olmaz.

 

Öyleyse, hangi davranış kalıplarının sıklıkla “zor” diye sınıflandırıldığına bakalım. Ukalalık edenler, yani bilgisi ve eğitim düzeyine göre kendini gerçekte olduğundan çok daha iyi görenler… Öncelikleri belirlemekte zorlanan ve kendi isteklerini her konunun üzerinde görenler... Hata yaptıklarını kabul etmeyip, suçu kendi dışındaki her şeye atanlar... Genel olarak her konuda kendini haklı görenler ve etrafındakileri kontrol altında tutmaya çalışanlar... Saygısızlar ve konumlarını kötüye kullananlar... Belki de hepsinden önemlisi, sizi dinlememekte ve anlamaya çalışmamakta ısrar edenler…

 

Bahsi geçen davranışlar hepinize çok tanıdık geldi, öyle değil mi? Demek ki, hayatın bu gerçeğinin varlığını olduğu gibi kabul edip, durumu iyileştirmek için bir an evvel harekete geçmemizde yarar var.

 

Öncelikle, saldırgan davranışlar içindeki kişilere karşı sakin kalabilmek çok önemli. Unutmayın ki, hiçbir etki tepkisiz kalmaz. Bir başka deyişle, ne kadar aşırı tepki verirseniz, o kadar geriye dönme olasılığını artırırsınız. Sakin ama kendine güvenli olarak kendinizi ifade etmek uygulayabileceğiniz yöntemlerden biridir.

 

Her şeyi bildiğini düşünen kişilere karşı çıkmak ve bilgisi konusunda meydan okumak, karşınızdakinin zorluk derecesini artırmaktan başka bir işe yaramayabilir. Bu kişilerin doğrularının ve yetkinliklerinin abartılmadan övülmesinde fayda var. Ancak zamanı geldiğinde yanlışlarını da ortaya çıkaracak sorulardan kaçınmayın. 

 

Genel olarak dünyaya olumsuz bakan, hiçbir şeyden memnun olmayan kişilerin çoğunda ciddi bir güven problemi olduğu gözlenir. Hem karşısındakilere hem de kendilerine güvenmezler. Bu güvensizliği gizlemek için de şikayetçi bir tutum benimseyebilirler. Bu tip kişilerin mantıklı sayılabilecek şikayetlerini zaman zaman haklı bulun. Gereksiz yere tartışmalara girip vakit kaybetmeyin. Amacınız uzun dönemde güvenini kazanmak olsun.

 

Görüldüğü gibi amaç olabildiğince hızlı çözüme odaklanmak. Unutmayın ki, nefret ve kızgınlık ancak ve ancak var olan olumsuzluğu besler ve büyütür. Başka bir işe yaramadığı gibi enerjinizi de yer bitirir.

 

Bütün bahsettiklerimize ilaveten ve her şeyden önemlisi, sizin iletişim kanallarınızı sürekli açık tutup, “zor bir insan” diye anılmamanız…   

 

Mehmet Auf
05 Aralık 2008

 

www.ikyworld.com

Hiç yorum yok: