30 Mayıs 2008 Cuma

Yeni Nesil Evliliklerde Samanlık Seyran Değil!

Son yıllarda boşanan çift sayısında artış var!

Neden?

Değişen yaşam koşullarından mı?
Zorlaşan hayat şartlarından mı?
Yoksa:
Beklentisi değişen kadınların, zihniyetleri mi sebep?

“Sabır, katlanma, ses çıkarmadan kabullenme” tarihin karanlıkları arasında, geleneksel evlilik yıkıntılarının arasında mı kaldı?!

Sizce?

Zamanın değişim içinde olduğu bilinen bir gerçek. Her alandaki bu değişimin hızlı bir şekilde olmasından kadın-erkek ilişkisi de etkilendiği gibi, nihayetinde evlilik müessesesi(!) de nasiplenecektir pek tabii! Bunun temelinin, kadın ve erkeğin rollerinin ve beklentilerinin çağ atlaması bahanesi üzerinde, dikilitaş haline gelmesi de söylenebilir!

Geçmişte evliliklerdeki beklentiler, günümüzdeki gibi; daha fazla tutku, daha fazla destek, daha fazla iletişim üzerine kurulu değildi. Yeni arzularımız, eski yetilerimize bir beden büyük gelmeye başladığından beri; çatırdamayı daha erken safhalarda yaşayan bizler, bir izdivaç kördüğümü içinde bocalamaya başladık.

Etrafımızda; mutsuz, tatminsiz, istediğine ulaşamamış, hayal kırıklığına uğramış, kızgın, umutsuz, yıkılmış birçok çift, değişim olması gerektiğinin farkında olarak yaşamını sürdürmekte. Kadın olsun, erkek olsun her birey haksızlığa uğradığını, daha fazlasını hak ettiğini, bu yaşadıklarının olmaması gerektiğini düşünmekte. Hep daha iyisini, daha anlayışlısını, daha doyurucusunu, daha tutkulusunu, daha farklı bir ilişkiyi talep etmekte.

Talep etmekte de; kökene doğru bir iniş yapılsa, altta nasıl bir çapanoğlu ile karşılaşacağının farkında mı?
İstemek hayattaki en kolay söylem. İn bakalım çatırtının geldiği kata doğru, nelerle karşılaşılacak bakalım?
Demir ne alemde?
Kum, çimento?
Harçta deniz suyu kullanılmış olmasın?!

Gelelim bozukluğun sebebinin dayanacağı bölüme. Kime dayanacak tabii ki. Bildiniz, bravo!!!

Erkeklere. Yine, yeniden, her zaman olduğu gibi;-)

Şu bir gerçek ki(yapılan araştırmalar göstermiş, benim naçizane fikrim değil ama; öyle de kabul edilmesinde de mahsur yok!) evliliklerde kadın ne zaman “ Offf yeter artık, bitiriyorum bu evliliği” diyene kadar kayış kopmuyor. Erkek hayatından gayet mutlu, mesut yaşarken; yayılmış bir görüntü vermeyi de ihmal etmiyor.

Yaşananlar, olaylar, durumlar, sıkıntılar, bağrışlar, kavgalar kadının sabır taşını çatlattığı zaman, birer çakıl taşı olup denize fırlatılmaya başlıyor. Duygularını gömme öğretisi ile büyüyüp, verici olmaya programlanmış kadın “Benim istediğim bu!” demeye başladığı anda, dönüşü olmayan yola giriş çoğalmaya başladı artık.

Evi çekip çeviren uysal kadının, ezilmişliğin zırhını atıp, özgürlük ruhunu giyinmeye başladığı zamanımızda; erkeğin hala bu gelişimin şaşkınlığı içinde olmasını seyrediyoruz. “İyi koca” olma kriterleri kadının zihniyetinde çoktan değiştiği halde, erkek hala geleneksel yapının etkisiyle yaşamaya devam ediyor.

Kadın rollerini, beklentilerini değiştirdi ama erkek hala evi çekip çeviren ve talep eden eş zihniyetinde olmayı sürdürüyor ve bundan çok hoşnut. Fakat bilmiyorlar ki; artık kadın, eşin koruyuculuğun ötesinde beceri sergilemesini bekliyor.

Yeni nesil kadının evlilikten beklentisi, yoldaşlık üzerinde yükselmiyor artık. Omuz omuza mücadele etme fikri, iyi günde kötü günde sabırlı davranma sadakatiyle yeterli değil. Aşık olmak, o aşkı sürdürmek, arkadaş olmak, daha fazla duyarlılık, daha fazla yakınlık, daha fazla paylaşım, daha fazla kabul edilmek istiyor kadın. Erkeğin bu değişimi fark etmesi ve bunu gerçekleştirmek için, aynı donanım değişikliği içine girmesi gerekli.


Girmezse de kendi bilir.

Kadınlar artık içine atıp, susup oturmuyorlar anneleri gibi. Beklentileri var ve bunların gerçekleşmesini talep ediyor. Erkeğin şapkayı önüne koyup düşünme zamanı geldi de geçiyor.
Son pişmanlık fayda vermez, ona göre!

kaynak?

Hiç yorum yok: