31 Mayıs 2008 Cumartesi

Yarınların Suçlusunu Yetiştirmek

Y.DOÇDR.FAİK ARDAHAN

faikardahan@hotmail.com

Yarınların Suçlusunu Yetiştirmek
30.05.2008

Dünyanın en zor işi çocuk yetiştirmek. Hatta günümüzde bu çok daha zor. Çünkü benim zamanımdaki çocuklukla şimdiki zamandaki çocukluk arasında çok farklılık var. Bende bir babayım ve bende son 9 yıldır oğlumla beraber yaşıyorum. Görüyorum ki hakikaten çocuk yetiştirmek çok zor. Geleceğin şairlerini, yazarlarını, doktorlarını, topluma duyarlı insanlarını yetiştirmek tamamen bizim sorumluluğumuzda. Doğruları yaparsak, sonuç da doğru oluyor. Aynen “ne ekersen onu biçersin” öz deyişinde olduğu gibi.

Geçenlerde elime geçen bir yazıyı olduğu gibi sizinle paylaşmak istiyorum. Bu belge ABD Houston Polis Müdürlüğü tarafından hazırlanmış ve kentteki tüm evlere ve okullara dağıtılmıştır.

§ Daha küçükken çocuğa her istediğini vermeye başlayın. Bu şekilde o da herkesin onun geçimini sağlamak zorunda olduğuna inanacaktır.

§ Kötü sözler söylediğinde gülün. Böylelikle kendisinin akıllı olduğuna inanacaktır.

§ Ona düşünmesini ve beynini kullanması gerektiğini hiç öğretmeyin. 21 yaşına gelince de kendi kararlarını kendisinin vermesini bekleyin.

§ Yerde bıraktığı, dağıttığı her şeyi siz kaldırın; kitaplarını, ayakkabılarını, kıyafetlerini. Onun için her şeyi siz yapın ki o da bütün sorumluluklarını başkalarına yüklemeye çalışsın.

§ Onun gözü önünde sık sık kavga edin ki bu sayede aile bir gün parçalanırsa çok fazla üzülmesin.

§ Ona istediği kadar harçlık verin ki her zaman kendi parasını kazanmanın ne demek olduğunu öğrenmesin.

§ Yiyecek giyecek ve konforla ilgili tüm arzularını yerine getirin ki istediklerine ulaşmak için çalışması gerektiğini öğrenmesin.

§ Komşulara, öğretmenlere, kamu görevlilerine, doğaya, ve diğer insanlara karşı daima onun tarafını tutun ki onlara karşı peşin hükümleri olsun.

§ Bütün bunları ve benzerlerini yaparak yetiştirdiğiniz çocuğunuz bir gün suç işlerse, kendisinden özür dileyin. Ama onu felaket dolu bir hayata hazırladığınız için kendinize teşekkür etmeyi ihmal etmeyin.

Bu yazıyı ve bunun gibi birçok yazıyı okuyunca aslında ne kadar eksik yetiştirildiğimi(zi) görüyorum. Hatta anlıyorum ki günümüzde bile birçok yanlışı hala sürdürüyoruz. Her ne kadar yukarıdaki yazıda ana-babalara atfolunan bir durum olsa da, bu işin çözümü sadece ana-babada mı aramak lazım? Evet, büyük oranda onlarda aramak lazım derim ben. Çünkü her şey önce orada yani aile içinde başlıyor.

Erkek çocuk babayı, kız çocuklar da çoğunlukla anneyi örnekleyerek büyüyorlar. Babanın anne ile ilişkisi, babanın arkadaşlarıyla ilişkisi, babanın dış dünya ile ilişkisi çocukta vücut buluyor. Aynı durum kız çocukları içinde geçerli. Kızlar da çoğunlukla anneyi örnekliyorlar. Bu sebeple bizim toplumumuzda birçok eksiklik olmasının yanında, bu anlamda en önemli eksiklik anne-baba olmanın ne anlama geldiğini bilmeden bireylerin anne-baba olmalarıdır. Hatta hiçbir eğitim programında da böyle bir bilgiye rastlanmaz. Özellikle lise2, lise 3. sınıfta neden böyle bir ders yoktur bilmem.

Eğitilmiş insan istiyoruz her defasında. Ama neden anne-baba olmanın ne anlama geldiğini bilmeyen bireylere aile olmayı teslim ediyoruz. Toplumun en küçük parçası aile değil midir? Çekirdek aile ne kadar sağlıklı koşullarda gerçekleşmişse ve sürdürülüyorsa toplum o kadar sağlıklı geleceğe sahip olmayacak mıdır? Bunları kime söylemek lazım bilmiyorum. Milli eğitim bakanlığına mı? Aileden Sorumlu devlet bakanlığına mı? Yada evlenme dairesine mi?

Araba kullanmak için bile insanlar bilmem kaç saat ders alıyorlar. Sınavlara giriyorlar. Başarılı olanlara ehliyet veriliyorsa. Neden insanlar evlendirilmeden önce, aile olma, anne-baba olma konusunda ciddi bir eğitimden geçirilmiyorlar. Gecekondu evler gibi, evlilikler ve bu evliliklerden de mutsuz çocuklar ortaya çıkıyor. Bilmem ki bu durumun çözümü nasıl olacak? Benim ilk aklıma gelen, kız babaları kızlarını baba olma ve eş olma konusunda eğitim almamış erkeklere vermesinler?

Ya peki bu eğitimi kim verecek? Bu sorunun cevabını ben bile bilmiyorum...

Hiç yorum yok: