29 Temmuz 2008 Salı

DUY BENİ

Kaç kez kapısından kovuldum yüreğinin, kaç kez umutsuzca düşüp yollarına, darmadağın geri döndüm kendi çıkmazlarıma. Gücenmiş sevdamı onarmak için kaç kez affettim seni, kendime rağmen... Bir söz olsun etmedin, yeniden inanmam için. Bir kez olsun sahiplenmedin bu öksüz yüreğimi. Oysa sıcacık bir gülüşün söndürmeye yeterdi yangınlarımı, bir tatlı sözün uçururdu kanadı kırılmış yüreğimi en yükseklere. Bir tek adımın yok ederdi aramızdaki bu dağları... Sen yeterdin kimsesizliğime yar! Ölümlerin kıyısından dönüp yalnızlığıma sarıldığım o sahipsiz gecelerimde ellerinin sıcaklığını duyabilseydim, bahar olurdu yüreğim ansızın... En soluksuz anımda varlığın ikna ederdi beni, yaşamın güzelliğine. Yıkıldığım anlarda dostluğun avuturdu yar! Sen yüreğimdeki sancılara çarem olurdun benim. İsteseydin son verirdin şu yalnızlığıma. Kaç kez çaldım kapını, parça parça ettiğin onuruma rağmen. Bir tek adım atarsında alırsın gönlümü diye... Defalarca yemin edip, yeniden geldim kapına. Sonra yeniden kovuldum, yeniden kendi karanlığımda ağladım bu kadar düştüğüme. Kızgınlığım bile sana değildi oysa. Bir tek kendime kalkıyordu asi başım. Öfkem bir zehir gibi sarıyordu tüm bedenimi. Bu fırtınalı günlerimde senin sakinliğini özledim hep. Ve şimdi hiç bitmeyecek bir savruluşun pençesinde yüreğim. Kimbilir kaç asırdır sensizim. Kimbilir kaç kez kapısından kovuldum yüreğinin. Geceler boyu hasretin, geceler boyu boşluğun dört bir yanımda. Duy beni ne olursun, bu yokluktan usandım!...

24 Temmuz 2008
TUĞBA TOKAT

Hiç yorum yok: