12 Ekim 2009 Pazartesi

Haydi bağışlayın...

"Sizi belki dün, belki yıllar önce birisi incitti ve siz bunu hiçbir zaman unutmadınız. Siz bunu hak etmemiştiniz ki. Bu davranış öyle derinlere islediği belleğinizde kendisine çok gizli bir yer bulup yerleşti. Hala da caninizi yakmaya devam ediyor.

Yalnız değilsiniz. Unutmayın ki iyi niyetli insanların bile istemeden birbirlerini incittikleri bir dünyada yaşıyorsunuz. Çok yakin ilişkilere girdiğimizde karşımızdaki insanin ihanetine karşı korumasız kalabiliriz.

Bazı durumlarda hepimiz incindiğimiz konuları göz ardı edebiliriz. Allaha şükürler olsun ki her olayın bizi yaralaması yada incitmesi olası değildir. Fakat bazı acılar çok kolay unutulmayabilir, bunlar ayni, bir kumaşın üzerindeki inatçı bir leke gibi beynimize islerler.

Hak etmediğimiz derin acılar geçmişin derinliklerinden bugüne kadar sürüp gider. Bir arkadaşımız bize ihanet eder, anne yada babamız bizi istismar eder, eşimiz bizi terk eder, bu tur yaralar yeni bir günün doğmasıyla birlikte kendiliğinden iyileşmezler.

Bazı insanlar şanslıdır; bu insanlar unutabilmek gibi çok özel meyveden nasiplerini almışlardır. Hiç kin tutmazlar, geçmişe ait acıları hiç anımsamazlar. Acı dolu geçmişleri yeni doğan günle birlikte kendiliğinden yok olur. Fakat çoğumuz geçmişteki acıları bugüne taşır ve onları unutmayı bir turlu beceremeyiz.

Ancak bu konuda yapacak hiçbir şey yok mudur?

 

Amerikalı psikiyatrisi Lewis B.Semedes bir milyon satan kitabı "Bağışlayın ve Unutun" da insanlara böyle sesleniyor. Onun da belirttiği gibi hepimiz zaman zaman incinmişizdir. Unutamadığımız acılar vardır. Ve Bu acılar en çok kendimize zarar verir. Bizi yıpratır. İnsanlara düşman eder. Peki, bu acıyı unutmanın bir yolu var mıydı? Lewis B.Semedes "Acı veren anıların durdurulamayan gücünün karşısında tek bir güç vardır" diyor.

"Bağışlayabilmenin gücü".

Bağışlayabilmek iyi niyetli olmalarına karşın insanların birbirlerine haksizlik yaptığı ve birbirlerini çok derinden yaraladığı bu dünyada Allah’ın bizlere sunduğu özel bir armağandır.

Lewis B. Semedes bağışlayabilmeyi her ne kadar Allah’ın bir lütfü gibi sunsa da ancak sevginin bunu başarabileceğini de ekliyor.

"Bağışlamak sevginin çözebileceği en zor ve en riskli istir. Bağışlamak çoğu insana doğal bir şey gibi gelmez. Hakça davranma duygumuz, insanların yaptıkları hataların bedelini ödemeleri gerektiğini söyler bize. Oysa bağışlamak doğa kanunlarının ortadan kaldırılabilmesi için sevginin ortaya koyduğu en büyük güçtür."

İlginç değil mi? Bağışlamanın sevginin denendiği en zor islerden biri olduğunu hiç düşünmemiştim. Bağışlama belkide insanin kendisine yapabildiği büyük iyilik. Bir çeşit kendini arındırma ölümcül bir hücreye karşı koyabilme yeteneği. Doğrusu yaşamımızda en az bir kez denememiz gereken bir olgu.

Simdi sessizce oturun bir koltuğun üstüne ve kendi kendinize sorun;

"Bağışlamak nasıl başarılır acaba?"

 

Bu sorunun yanıtını denemeye değmez mi?

 

Hadi başlayın.

Hiç yorum yok: