27 Haziran 2011 Pazartesi

Eksik Gün Bildiriminde İstisnalar

Eksik Gün Bildiriminde İstisnalar

Kayıtdışı istihdamı denetleyip, kayıt içindeki işçinin çalışılandan az gün sayısı eksikliği şeklinde ortaya çıkabilen kayıtdışılığı aylık 30 gün ölçütü temelinde yok etmeyi amaçlayan bir uygulama, eksik gün bildirimi. Ancak uygulama tarzı itibariyle SGK bünyesi içerisinde yoğun kurumsal bürokrasiye yol açtığından, beklenen denetim fonksiyonu, yeterince işlerlik kazanamamıştı. Bu nedenle kendisinden beklenen yararın oluşması sağlanamadı. Ve bazı eleştiriler belirginleşiyordu. Bu aşamada uygulamada bugün ele alacağım değişiklik yapıldı. Şöyle ki;

Öncelikle torba kanunla ilgili hükümde değişiklik yapıldı: "Ay içinde bazı işgünlerinde çalıştırılmadığı ve ücret ödenmediği beyan edilen sigortalıların, otuz günden az çalıştıklarını ispatlayan belgelerin işverence ilgili aya ait aylık prim ve hizmet belgesine eklenmesi şarttır. Kurumca belirlenen işyerlerinde bu şart aranmaz." (5510 s.K.m.86). Daha sonra SGK, kimlerin Eksik Gün Bilgi Formu düzenleme yükümlüsü olduğunu Resmi Gazete'de (16.06.2011/27966) yayınladı. Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, m.16 ile sözkonusu Yönetmeliğin 102'nci maddesinin 14'üncü fıkrasında kimlerin Eksik Gün Bilgi Formu düzenleme yükümlüsü olduğu yeniden belirlenmiştir. Bu hükme göre, Eksik Gün Bilgi Formu vermeyecek işyerleri, şöylece sayılabilir:

-50 ve üzerinde işçi çalıştıran işyerleri,

-Toplu İş Sözleşmesi yapılan işyerleri,

Genel bütçeye dâhil dairelerin,

-Özel bütçeli idarelerin, döner sermayelerin, fonların, belediyelerin, il özel idarelerinin, belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve işletmeler,

-Bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşların, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve bunların bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin %50'sinden fazlası kamuya ait olan diğer ortaklıklar,

-Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları,

-Sendikalar,

-Vakıflar,

-5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamındaki kuruluşlar,

-İşyerleri ve toplu iş sözleşmesi yapılan işyerleri,

-50 ve üzerinde sigortalının çalıştırıldığı aylara ilişkin özel sektör işyerleri

Eksik Gün Bildirim nedenleri aylık prim ve hizmet belgesinde belirtilmek koşuluyla Eksik Gün Bilgi Formu vermekten muaf tutulmuştur. 50 ve üzerinde işçi çalıştırma koşulu, İşletme bazında değil işyeri dosya bazında değerlendirilecektir. Örneğin Atılgan Ltd. Şti. unvanlı işletmenin Kadıköy SGM'nde işlem gören işyerinde 52 çalışan, Beşiktaş SGM'inde işlem gören işyerinde 42 çalışan var ise, eksik gün bildirim nedenleri aylık prim ve hizmet belgesinde belirtilmek koşuluyla Kadıköy Sosyal Güvenlik Merkezine eksik gün bilgi formu (EK-10) verilmeyecek ancak Beşiktaş SGM'ine eksik gün bilgi formu (Ek-10) verilecektir.

Bu örnekte de görüldüğü üzere, Eksik Gün Bilgi Formu vermekle yükümlü tutulan işyerleri hakkındaki hükmü, şöyle özetleyebiliriz:

Özel sektöre ait işyerlerinde çalışan işçilerin sayısı, 50'den az ise, bu işyerleri eksik gün bildirim nedenlerini aylık prim ve hizmet belgesi –APHB- nde belirtilmek ve aynı zamanda Eksik Gün Bilgi Formunu (Ek-10) ilişkin olduğu ayı takip eden ayın 23'üne kadar SGK'ya vermekle yükümlü tutulmuştur.

İşyerlerinin İnsan Kaynakları ve Personel Yönetimi birimlerinde görev yapanlar ve yetkili işveren vekilleri, yukarıda belirtilen inceliklere dikkat etmelidirler. Çünkü Ek-10 Eksik Gün Bildirimi kaldırılmamış; sadece kurumsal nitelik taşıyan ve kayıtdışılığın iktisadî ve hukukî nedenlerle yok edilmiş olduğu nitelikleri belirtilen işyerleri istisna edilmişlerdir. İstisna kapsamına giren işyerlerinin APHB, bu yönden de önem kazanmış bulunmaktadır.

Kaynak: Yeni Şafak
Tahsin Sınav / 27.06.2011

20 Haziran 2011 Pazartesi

Siz ne tür bir tiryakisiniz?

 

Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, "Sigara yasaları ile eli kolu bağlanan sigara endüstrisi kendine hedef olarak gençleri seçti. Maalesef her üniversiteye girdiler.

 

Adeta üniversiteleri mekân tuttular. Ayrıca bağımlılığı ve cazibeyi artırmak için sigaraya katkı maddesi kattılar. Satış noktalarında gizli reklamlar koydular. Ülkemizin ve uluslararası yasaların hiçe sayılarak gençlerin endüstriye teslim edilmesi çok üzücü." diyor.

 

Gençlerimizi sigaraya karşı mutlaka korumamız gerekiyor. Bunun için de önce neden sigara içtiğimizin ve sigaraya nasıl bağımlı hale geldiğimizin çok iyi bilinmesi lâzım.

 

Tiryakilerin büyük çoğunluğu sigaraya gençlik, hatta bazen çocukluk döneminde başlar. İlk sigarasını ileri yaşlarda içip de sigaraya bağımlı hâle gelenlerin sayısı çok daha azdır. Bunun için sigara endüstrisi neredeyse tüm enerjisini gençleri sigaraya başlatmak için harcar.

 

Herkesin sigaraya başlamada kendine göre farklı sebepleri vardır. Bu, bazen büyüdüğünü ve artık özgür olduğunu çevresine gösterme arzusudur. Bazen özentidir. Bazen arkadaşlarının çoğu içtiği için onların arasında yer edinmek veya dışlanmamak içindir. Bazen bu nasıl bir şeymiş ben de deneyeyim merakıdır. Bazen sigara içen ünlü kişilere benzeme veya kendini onlarla özdeşleştirme hevesidir. Bazen de sigara reklâmlarından etkilenmedir.

 

Sigaraya başlamada anne, baba veya okulda öğretmenin sigara içiyor olması çok önemlidir. Çeşitli araştırmalarda sigara içen çocukların dörtte üçünün anne veya babasından en az birinin sigara içtiği, buna karşılık sigara kullanmayan ebeveynlerin çocuklarında sigara alışkanlığının çok seyrek olduğu belirlenmiştir. Lise çağındaki erkek öğrenciler için de erkek öğretmenlerin sigara içiyor olmasının çok belirleyici olduğu bilinmektedir.

 

Hastalarımdan biliyorum, Ana-dolu'da babaları, amcaları veya dedeleri tarafından çok küçük yaşlarda sigaraya başlatılan erkek çocukların sayısı hiç de az değildir.

 

***

 

*Sigara bağımlılığı nedir?*

 

Belirli bir süre sigara içenler sigara bağımlısı olur. Genel olarak madde bağımlılığı Dünya Sağlık Örgütü tarafından "Bir insanın psiko-aktif bir maddeye karşı daha önce değer verdiği diğer işlerden ve nesnelerden daha fazla öncelik tanıma davranışı" olarak tanımlıyor. Bu tanıma göre 'sigara bağımlısı' olan birinin davranışları büyük ölçüde sigaranın etkisi altındadır. Kendine ve çevresine zarar verdiğini bilerek sigara içmeyi sürdürür, içilen sigara miktarı giderek artar, sigarayı bıraktığında yoksunluk belirtileri ortaya çıkar. Sigaranın sinir sistemi üzerine olan uyarıcı, rahatlatıcı, keyif verici etkileri de sigara bağımlılığının gelişmesinde önemli rol oynar.

 

*Türleri de var*

 

Fiziksel ve psikolojik olmak üzere iki türlü sigara bağımlılığı vardır.

Sigarada bulunan binlerce kimyasal içinde fiziksel bağımlılığa yol açan madde nikotindir. Nikotin, merkezi sinir sistemi uyarıcısıdır ve bir ilaç olarak sınıflandırılır. Nikotin tıpkı alkol, eroin ve kokain gibi hatta bazı bilim adamlarına göre onlardan bile daha fazla bağımlılık yaratan bir maddedir.

 

Bir sigarada yaklaşık 0.8 gr tütün ve 10-20 miligram nikotin bulunur. Sigara içilirken nikotin saniyeler içinde beyne ulaşır ve burada dopamin adı verilen bir kimyasalın artmasına sebep olur. Dopamin, bizi rahatlatan ve haz veren bilgi akışını beyin hücreleri arasında sağlayan kimyasaldır. Her sigara içildiğinde nikotin beynimizde aynı yolu tetiklediği için haz hissedilir ve diğer tüm madde bağımlılıklarında olduğu gibi her seferinde aynı hazzı hissedebilmek için daha çok sigara içmemiz gerekir ve böylece sigara bağımlısı oluruz. Amerika'da en sık konulan psikiyatrik tanının nikotin bağımlılığı olduğunu hatırlatmak isterim.

 

*Psikolojik bağımlılık*

 

Bazı kişiler sigaraya psikolojik olarak bağımlıdırlar. Bu bir tür öğrenilmiş hatalı davranıştır. Sigaraya psikolojik olarak bağımlı olanlar özellikle birtakım uğraşları veya davranışları sırasında sigara içer. Meselâ, bazıları sinirlendiklerinde, bazıları sabah kahvaltısından sonra kahve içerken, bazıları televizyon seyrederken, bazıları okurken yazarken veya çalışırken, bazıları kâğıt veya tavla oynarken, bazıları araba kullanırken, bazıları telefonla konuşurken...

 

Buna bir de davranış alışkanlığını eklemek gerekir. Sigaradan çekilen her nefeste giderek kuvvetlenen el ve ağız hareketleri zamanla bir alışkanlık haline gelir. Meselâ günde bir paket sigara içen ve her sigaradan en az 10 kere nefes çeken biri, günde 200 kere yılda 70 bin kere aynı hareketleri tekrarlıyor demektir. El ve ağzı belirli hareketlere alışan kişi, bu hareketleri tekrarlamak için de sigara içme isteği duyar.

 

*Kalıtsal olabilir*

 

Yapılan araştırmalar, sigara bağımlılığının oluşumunda çevresel faktörler yanında bazı kalıtsal faktörlerin de etkili olabileceğini gösteriyor. Sigara içme ile ilgili genler normalde beyinde sinir hücreleri arasındaki iletişimi kolaylaştırırlar. Bunlar içinde kısaca CHRNA5 adıyla bilinen genin nikotin bağımlılığı riskini belirlemede çok önemli olduğu anlaşılmıştır. Bu gende spesifik bir varyasyonu olanların 17 yaşından önce sigara içmeye başlamaları halinde, nikotin bağımlılığı ihtimalinin iki ila beş kat fazla olduğu belirlenmiş. Burada ilginç olan nokta bu genetik varyasyona sahip olanların

17 yaşından sonra sigaraya başlamaları durumunda nikotin bağımlılığı riskinin yüksek olmamasıdır.

 

Bu çok önemli bir bulgudur, çünkü gençlerin erken yaşta sigara ile tanışmaları önlenebildiği takdirde bunlarda bağımlılık gelişimi de önlenebilecektir. Sigara üreticilerinin reklâm kampanyalarında gençleri hedef almalarının boşuna olmadığı kolayca anlaşılır